Ankesör ve tanık be...
 

Ankesör ve tanık beyanlarına dayanılarak verilen mahkumiyet hükmünün onanmasına dair

1 Yazılar
1 Üyeler
0 Likes
153 Görüntüleme
hukuksalyardim
(@hukuksalyardim)
Illustrious Member Admin
Katılım: 4 yıl önce
Gönderiler: 2279
Konu başlatıcı  

16. Ceza Dairesi         2020/5844 E.  ,  2020/6820 K.

  •  

"İçtihat Metni"

Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.06.2020 tarih ve 2019/384 - 2020/119 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : Sanığın TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1,TCK'nın 62, 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince
mahkumiyetine dair istinaf başvurusunun esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Ceza süresi yönünden yasal şartları oluşmadığından; sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin CMK'nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Dairemizin 13.11.2019 tarih ve 2018/5526 Esas-2019/6842 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Asker bir şahsın; örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı, “her türlü şüpheden uzak, kesin kanaata ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olacağı”,
Hususunda herhangi bir kuşku bulunmamaktadır.
Dosya incelendiğinde;
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ankesörlü/kontörlü telefonlar aracılığı ile aranan askeri personele yönelik başlatılan soruşturma kapsamında, temin edilen HTS kayıtları üzerinde (üçüncü kişilere ait veriler ayıklanarak) yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen HTS Analiz ve İnceleme raporuna göre; olay tarihi itibariyle 11. Hava Ulaştırma Üst Komutanlığı’nda astsubay olarak görev yapan sanık ...’nın üzerine kayıtlı olan ve aşamalarda kullandığını ikrar ettiği 0506 .....numaralı telefon hattından, Ankara ilinde görev yaptığı dönemde, sabit hat /ankesörlü telefonlardan 2012 ile 2013 yıllarında birçok kez arandığının tespit edildiği, bu aramaların bir çoğunun yine kendisi gibi asker olan şahıslarla ardışık arama şeklinde olduğunun görüldüğü,
Anlaşılmıştır.
Sanık, aşamalarda alınan savunmalarında, söz konusu aramalara ilişkin makul bir açıklama getirememiştir.
Tüm bu açıklamalar karşısında dosya kapsamında somut olay irdelendiğinde;
Hukuka uygun olarak elde edilen (HTS) kayıtlarının incelenmesinde, “sanığın kendi adına kayıtlı ve kullanımında olan 0506 472 91 24 numaralı telefon hattının, Ankara ilinde görev yaptığı dönemde, sabit hat /ankesörlü telefonlardan 2012 ile 2013 yıllarında birçok kez arandığının tespit edilmesi, bu aramaların bir çoğunun yine kendisi gibi asker olan şahıslarla ardışık arama şeklinde olması karşısında, arama sayısı, aramaların periyodik/ardışık olması, aramaların gerçekleştirildiği zaman, konuşma süreleri, sanığın farklı sabit hatlardan aranması, aranmaların makul görünmemesi nazara alındığında, sanığın örgütün iletişim metotlarından olan “ankesörlü/sabit hatlardan aranma” gizli iletişim sistemine dahil olduğu, yine tanık ...’ın “sanık ile birlikte Eskişehir ilinde bulunan askeri birliğe hava astsubayı olarak atandığına,... kod isimli örgüt üyesinin kendisini Eskişehir ilinde sanık ile tanıştırıp aynı bekar evinde kalmalarını istediğine, 2007-2010 yılları arasında Eskişehir ilinde kiraladıkları bekar evinde birlikte kaldıklarına” yönelik beyanı dikkate alındığında, mahkemenin sanığın örgüt üyesi olduğuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik olmadığı, yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


   
Alıntı

Cevap yaz

Yazar Adı

Yazar E-postası

Başlık *

İzin verilen maksimum dosya boyutu 1MB

 
Ön İzleme 0 Düzeltmeler Kayıtlı
Paylaş: