Beraat kararına rağ...
 

Beraat kararına rağmen ilgilinin kamu görevinden çıkarılması hukuka aykırı değildir

1 Yazılar
1 Üyeler
0 Likes
191 Görüntüleme
hukuksalyardim
(@hukuksalyardim)
Illustrious Member Admin
Katılım: 4 yıl önce
Gönderiler: 2279
Konu başlatıcı  

Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2017/14257 E. , 2020/4848 K.

"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/14257
Karar No : 2020/4848

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. … -Aynı Adreste-

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onikinci Dairesinin 16/05/2013 tarih ve E:2010/1494, K:2013/4059 sayılı bozma kararına uyan … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda infaz koruma memuru olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Kanunun 125/E-g maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:Danıştay Onikinci Dairesinin 16/05/2013 tarih ve E:2010/1494, K:2013/4059 sayılı bozma kararına uyan … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararında; davacının bir hükümlü yakınından aldığı para karşılığında görev yaptığı cezaevine cep telefonu ve uyuşturucu madde soktuğu anlaşıldığından fiiline uygun olarak verilen disiplin cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, kesinleşmiş beraat kararı dikkate alınmadan davanın reddi yönünde verilen mahkeme kararının yargılamanın güvenilirliğine ve genel hukuk kurallarına aykırı olduğu, ceza yargılamasında toplanan kanıtların göz ardı edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından; davacının eyleminin sabit olduğu ileri sürülerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Davacı rüşvet aldığı ve ceza infaz kurumuna uyuşturucu madde ve yasak eşya soktuğundan bahisle dava konusu işlemle devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmış ise de ceza yargılaması sonucunda da beraat ettiği ve bu kararın kesinleştiği görülmektedir.
Bölge İdare Mahkemesi, ceza mahkemesi kararında ulaşılan sonucu tartışmaya açmanın yanında kararı okuyanlarda başvurucunun nitelikli yaralama suçunu işlediği izleniminin oluşmasına sebebiyet vermiştir. Bu durumda beraat kararı anlamsız hâle gelmiş ve başvurucunun masumiyetine gölge düşürülmüş, öte yandan iki yargı kolu arasında başvurucunun nitelikli yaralama suçunu işleyip işlemediğiyle ilgili olarak çelişkili kararların ortaya çıkmasına sebep olunmuştur. Dolayısıyla masumiyet karinesinin ikinci boyutu ihlal edilmiştir. (Barış Baş, B. No: 2016/14253, 2/7/2020, para 65)
Ayrıca ceza mahkemesinin ulaştığı kanaatin isabetli olmadığının veya hatalı olduğunun düşünülmesinin idari mahkemenin başvurucunun masumiyetine saygı gösterme yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığı vurgulanmalıdır. Ceza Mahkemesi kararındaki isabetsizlik masumiyet karinesine istisna getirilmesini gerektiren bir durum değildir. Masumiyet karinesine saygı gösterilmesindeki kamusal yarar, bazı durumlarda haksızlık teşkil eden fiili işleyenin disiplin yönünden yaptırımsız kalmasını bile haklılaştıracak derecede önemlidir. (Barış Baş, B. No: 2016/14253, 2/7/2020, para 66)
Bu kapsamda karar vericilerin kullandıkları dil kritik önem taşır (Mustafa Kıvrak, B. No: 2013/3175, 20/2/2014, para 36). Kamu makamlarının işlem ya da kararlarında belirttikleri gerekçeler veya kullandıkları dil nedeniyle bireye cezai sorumluluk yüklememeleri, ceza mahkemeleri tarafından suçlu bulunmamış bireyin masumiyeti üzerine gölge düşürülmesine sebebiyet vermemeleri gerekmektedir (Galip Şahin, B. No: 2015/6075, 11/6/2018, para 47).
Bu durumda davacının adli yargılama neticesinde suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle beraat ettiği göz önüne alındığında cezaevine cep telefonu ve uyuşturucu madde soktuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar veren idare mahkemesi kararının iki yargı kolu arasında çelişkili kararların ortaya çıkmasına yol açtığı ve Anayasamızın 38. maddesinde güvence altına alınan masumiyet karinesine aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığından bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)KARŞI OY :
Danıştay Onikinci Dairesince bozulan, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı iptal kararında yer alan gerekçeyle Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.


   
Alıntı
Konu Etiketleri

Cevap yaz

Yazar Adı

Yazar E-postası

Başlık *

 
Ön İzleme 0 Düzeltmeler Kayıtlı
Paylaş: