Bank Asya hesap hareketleri, sendika ile dernek üyeliği ile sohbetlere katılmaya dair beraat kararları

1 Yazılar
1 Üyeler
0 Likes
299 Görüntüleme
hukuksalyardim
(@hukuksalyardim)
Gönderiler: 2279
Illustrious Member Admin
Konu başlatıcı
 

Samsun Bölge Adliyesi 2. Ceza Dairesinin 2019/81 Esas, 2019/617 Karar sayılı ve 18.03.2019 tarihli kararında; "Sanığın anılan bankada ilk kez katılım hesabı açılış tarihi ile bu hesaba para yatırdığı tarihin örgütün sözde liderinin talimatlarına uygun olduğu ancak sanığın hukuki durumunu değerlendirirken sadece hesap açılış ve para yatırma tarihlerinin değil, hesabını kapattığı ya da sıfırladığı tarihlerin de suçun sübutu açısından önem arzettiği, ...sanığın örgütün sözde liderinin talimatıyla hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi gereğince sanık hakkındaki İlk Derece Mahkemesi'nin mahkumiyet kararı kaldırılarak beraat kararı verilmesinin gerektiği anlaşılmıştır" denilerek BERAAT kararı verilmiştir.

Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2018/2877 Esas, 2019/4360 Karar sayılı ve 24.06.2019 tarihli ilamında;a "..Bank Asya'daki hesabının açılış tarihinden itibaren hesap hareketleri dökümünün dosyaya getirtilip örgüt liderinin talimatı üzerine katılım hesabı açma ve mevduat artışı gibi mutad dışına çıkan hesap hareketi bulunup bulunmadığının gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak sureti ile belirlenmesi sonrasında sonuçlarına göre tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması.." denilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir. Bu bağlamda müvekkilimizin savunmasında belirttiği üzere Halk Bankasındaki kredi ve geri ödemeleri getirtilip yatırmış olduğu miktarın sosyal ve ekonomik durumuna uygun olup olmadığına bakılarak değerlendirme yapılması gerekir. Anılan nedenle kararın bu yönüyle de bozulması kaldırılması gerekir.

Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2018/103 Esas, 2018/474 Karar sayılı ve 15.02.2018 tarihli ilamında; "örgütle bağlantılı sendikaya örgütsel bir talimat olmadan üye olmak, çocuğunu örgüte müzahir olması nedeniyle kapatılan Özel Alpaslan Alican isimli okula göndermek, yine dosya içerisinde bulunan 28.05.2015 tarihli Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun mali tespit raporu dikkate alındığında örgüt liderinin talimatıyla ilişkilendirilemeyen 02/04/2015 tarihinde Bankasya isimli bankaya hesap açarak 150.-TL para yatırmaktan ibaret eylemlerinin, sanığın konumu, örgütle iltisaklı olmayan İHH derneğine her ay düzenli bağışta bulunduğunun belirlenmesi karşısında dosyaya yansıyan kişisel özellikleri ve hükme esas alınan savunması nazara alındığında sempati boyutunu aşan, örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında kabul edilemeyeceği gibi terör örgütüne yardım etme olarak da değerlendirilemeyeceği" belirtilerek örgütsel talimat olmaksızın gerçekleştirilen örgütle iltisaklı bankaya para yatırmak, iltisaklı sendikaya üye olma eyleminin suç unsuru olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilmiştir.

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 2018/2881 Esas, 2019/243 Karar sayılı ve 29.01.2019 tarihli ilamında; "Dava, silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkindir. Sanığın Asya Katılım Bankasında açılmış hesabına ait hesap hareketleri incelendiğinde; sanığın 2011 yılında açılmış hesabının bulunduğu, 2014 yılında da bedelli katılım hesabı açıldığı anlaşılmış ise de, anılan Bankanın BDDK tarafından yönetiminin devralınmasından ve BDDK'nın tamamen Tasararruf Mevduatı Sigorta Fonu ( TMSF )'ye devredilmesine karar verdiği tarihten sonra da hesabını açık tuttuğu ve halen kullanmaya devam ettiği, yapılan işlemlerin rutin bankacılık işlemleri olduğu, sanığın Çorum Eğitim Sevenler Derneği ve Aktif Eğitimciler Sendikasına üye olmasının ve tanıkların beyanlarına göre dinleyici olarak sohbete katılmasının ve ÇESDER isimli dernekte dernek müvetelli heyeti üyesi olmasının tek başına örgüt üyeliği için yeterli olmadığı anlaşılmış olup, her ne kadar karardan sonra istinaf aşamasında ...'in beyanları gelmiş ise de; ...'in beyanlarına göre, sanığın 2009-2010 yıllarında dinleyici olarak sohbete gitmesinin ve mütevelli heyetinde olmasının tek başına mahkumiyetine yeterli olmadığı, tüm dosya kapsamında sanığın örgütle organik bağ kurarak süreklilik, yoğunluk, çeşitlilik arz eden eylemlerinin bulunmadığı, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi gereğince sanık hakkındaki İlk Derece Mahkemesi'nin mahkumiyet kararı kaldırılarak beraat kararı verilmesi gerekir." belirtilerek örgütsel talimat olmaksızın gerçekleştirilen örgütle iltisaklı bankaya para yatırmak, iltisaklı sendikaya üye olma ve dinleyici olarak sohbetlere katılma, mütevelli heyetinde olması eyleminin suç unsuru olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilmiştir.

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi 2018/318 Esas, 2018/1637 Karar sayılı ve 02.10.2018 tarihli ilamında; "Her ne kadar ilk derece mahkemesince; "...sanığın örgütün hiyerarşisine dahil olmadığı ve örgütle organik bağ da kurmadığının anlaşıldığı, ancak sanığın özel kastla örgüt lideri tarafından Bankasya talimatının yapıldığı tarihlerde sanığın Bankasya'daki hesabına para yatırdığının sabit olduğu, bu hususun ayrıntılı olarak Bankasya'ya para yatırma ile ilgili bölümde izah edildiği, tüm bu açıklamalar bağlamında; sanığın eyleminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçunun yasal unsurlarını bünyesinde taşıdığı, böylece sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu işlediğinin sabit olduğu..." gerekçesiyle sanığın silahlı terör örgütüne (FETÖ/PDY) yardım ettiği gerekçesiyle TCK.nun 314/3 ve 220/7 maddesi yollamasıyla TCK'nın 314/2, 220/7, 3713 Sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın 62 madde ve fıkraları gereğince cezalandırılmasına karar verilmiş ise de;

Sanığın, söz konusu bankada (Bank Asya) 21.07.2014 tarihinde 166.000 TL ve 40.000 TL olmak üzere 206.000 TL. tutarında katılım hesabı açtığı, katılım hesabının vadesinin dolması ile birlikte ilgili tutarların çekildiği, en son 26/08/2014 tarihinde 92.000 TL. nin çekildiği, sanığın anılan bankada 19 farklı hesabının olduğu, kredi kartı hesabı ayrı, DIT kart hesabı ayrı, USD hesabı ayrı, birikim hesabı ayrı, katılım hesabı ayrı, vs şekilde bir çok hesap açıldığı, sanığın 2008 yılından itibaren hesabı aktif olarak kullandığı, işlemlerinin 15/07/2016 tarihine kadar devam ettiği, bankanın TMSF ye devredildikten sonra bile bu müşteri ilişkisinin son bulmadığı, sanığın savunmasında belirttiği ve TAKBİS kayıtlarında da belirtildiği üzere 26/08/2014 tarihinde ZARİF YAPI şirketinden ev aldığı, sanığın bunun öncesinde ise uzun yıllardır biriktirdiği birikimlerini Bank Asya ya 1 aylığına yatırdığı, nitekim sanığın bankaya para yatırdığı ilk tarihinde 2014 yılı Temmuz ayı olduğu, sanığın ev almak amacıyla bankaya yatırdığı parasını 1 ay sonra sonra çekerek ev aldığının sabit olduğu, örgüt tarafından para yatırma talimatının ilk olarak örgüt lideri tarafından 29.12.2013 tarihinde verildiği, 29.12.2013-30.06.2014 tarihleri arası birçok hesaba yüklü miktarda para yatırma işleminin gerçekleştiği, sanığın ise bu tarihler arasında herhangi bir para yatırma işlemi yapmadığı, 2014 yılı temmuz ayında yatırdığı parayı 21/08/2014-26/08/2014 tarihinde de çektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın FETÖ/PDY örgüt lideri Fetullah Gülen'in 25.12.2013 tarihli çağrısı üzerine Asya Katılım Bankası'nda bulunan hesabına para yatırarak FETÖ/PDY terör örgütüne yardım suçunu işlediği konusunda cezalandırılmasına yeter derecede her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı delilin bulunmadığı, şüpheden sanığın yararlanacağına dair evrensel ceza hukuku ilkesi de gözetilerek sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı ve sanık müdafi ile Cumhuriyet savcısının istinaf itirazları bu yönüyle yerinde görülmüş olduğundan açılan duruşma sonunda aşağıdaki şekilde sanığın beraati yönünde hüküm kurulmuştur." belirtilerek örgütsel talimat olmaksızın gerçekleştirilen örgütle iltisaklı bankaya para yatırmak, iltisaklı sendikaya üye olma eyleminin suç unsuru olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilmiştir.

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 2018/1024 Esas, 2018/1208 Karar sayılı ve 17.05.2018 tarihli ilamında; "İlk derece mahkemesince sanığın adı geçen bankaya FETÖ/PDY silahlı terör örgütü elebaşının talimatından kısa bir süre sonra 31/01/2014 tarihinde 6.000,00 ve 17.000,00 TL, daha sonra 03/02/2014 23.000,00 TL meblağlı 93 günlük vadeli katılım hesabı açtığı, bu hesabı vade tarihinden önce kapattığı, sanığın 31/01/2014 tarihinde 6.000,00 TL ve 17.000,00 TL tarihinde 23.000,00 TL olmak üzere aynı gün 2 kez para yatırmasının, sanığın bu paraları talimattan kısa süre sonra yatırmış olması sebebiyle örgütsel tavır olarak kabul edildiği ve mahkumiyetine esas alındığı görülmüş ise de; sanığın aşamalarda örgütsel tavırla hareket etmediğini savunduğu, dosya arasında bulunan sanığın hesap hareketlerini gösterir ekstrenin Dairemizce incelenmesinde; Sanığın Bank Asya'daki hesabını 04/10/2012 tarihinde açtığı 2.000,00 Euro para yatırılıp aynı tarihte 1.500,00 Euro tutarında yurt dışına EFT gerçekleşterildiği, 2012 yılı içerisinde başkaca hesap hareketi olmadığı, 2013 yılında sanığın 21/02/2013 tarihinde hesabından 500,00 Euro para çekme işlemi gerçekleştirdiği, 31/01/2014 tarihinde 6.000,00 ve 17.000,00 TL, para yatırdığı, daha sonra 03/02/2014 23.000,00 TL meblağlı vadeli katılım hesabı açtığı, bu hesabı 09/05/2014 tarihinde kapattığı ve mevcut vadesiz hesaplarını da biri hariç 2014 yılı içerisinde kapattığının tespiti karşısında, sanığın silahlı terör örgütü FETÖ elebaşısının çağrısı öncesinde de hesap hareketinin devam ettiği, kaldı ki çağrı üzerine para yatırmış olsa aynı yıl içerisinde üstelik yaklaşık 3 ay sonra bankadan parasını çekmesinin düşünülemeyeceği ayrıca başka bankalarda da parasının olduğunun anlaşılması ve bu paralarını aynı tarihlerde Bank Asya'ya yatırmaması hep birlikte değerlendirildiğin de, sanık hakkında örgüt hiyerarşisine dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunun oluşmayacağı, bu sebeple ilk derece mahkemesince sanık hakkında tesis olunan mahkumiyet hükmünün kaldırılarak, sanık hakkında açılan kamu davasından atılı suçun sanık tarafından işlendiğine dair her türlü şüpheden uzak, somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi gereği beraatine karar verilmesinin gerekmesi karşısında, İlk Derece Mahkemesi'nin kararının kaldırılması gerektiği anlaşılmıştır." şeklinde belirterek somut dosyada Bank Asya isimli bankaya para yatırmayı suç ve suç unsuru olarak kabul etmemiştir.

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 2018/1315 Esas, 2018/1340 Karar sayılı ve 15.11.2018 tarihli ilamında; "Yargıtay 16. C.D.'nin yerleşik kararları ve kanuni düzenleme dikkate alındığında, TCK'nın 39. maddesinde düzenlenen suça iştirak kapsamındaki yardım etme ile aynı kanunun 220/7 maddesinde tanımlanan örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek eylemleri nitelik itibariyle birbirlerinden farklıdır. Sanığın örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenecek somut bir suça dair kasta dayanan ve yardım teşkil eden eyleminin, hem yardım edilen suç bakımından şeriklik kapsamında hem de şartları varsa amaç suç yönünden faillik kapsamında değerlendirilmesi gerekirken somut bir olaya dayanmayan ancak örgüt faaliyeti kapsamında kullanılmak/değerlendirilmek üzere gerçekleştirilen yardımların TCK'nın 220/7 maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı açıktır.

Tüm dosya kapsamı ve yapılan yargılama sonunda, sanığın örgütün faaliyetlerine katılım gösterdiğine ilişkin herhangi bir maddi somut delil bulunmaması göz önünde bulundurulduğunda sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğu hususunda her türlü şüpheden uzak, kesin, tam bir vicdani kanıya ulaşılamadığı gibi,

Buradan hareketle, sanığın, örgüt yönetiminin Bankasya'nın kalkındırılması amacıyla çağrıda bulunduğu tarihlere karşılık gelecek dönemleride kapsayacak biçimde Bank Asya'da hesap işlemleri bulunmakta ise de; dosyada mevcut hesap hareketleri ve bilirkişi raporuna göre, hesap açılış tarihinin 2007 olduğu ve bu tarihten beri pek çok işlem gördüğü, rutin bankacılık işlemi haricinde örgüt talimatı ile hareket edildiğini yada örgüte destek amacıyla işlem yapıldığını kabul etmeyi gerektirecek düzeyde özellik arz eden bir hesap işlemi bulunmadığı gibi başkaca bir somut kanıt da (aksini kabul etmeyi gerektirecek bir iltisak ilişkisi) bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yüklenen suç/suçlar açısından kuşku sınırının aşılamamaktadır.

Yukarıdan beri sıralanan maddi ve hukuksal gerektirici nedenlere dayalı olarak sanığın beraatine ilişkin karar tespit olunmuştur." şeklinde belirterek somut dosyada Bank Asya isimli bankaya para yatırmayı suç ve suç unsuru olarak kabul etmemiştir.

Kaldı ki Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2018/1603 Esas, 2018/4170 Karar sayılı ve 13.11.2018 tarihli ilamında; BDDK'nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 107. maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası AŞ'de gerçekleştirilen rutin hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği..." belirtilerek somut dosyada Bank Asya isimli bankaya para yatırmayı suç ve suç unsuru olarak kabul edilmemiştir.

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 2018/728 Esas, 2018/1185 Karar sayılı ve 30.04.2018 tarihli kararında; "Sanığın 28.06.2013 tarihinde Bireysel Emeklilik hesabını açtığı, aksi sabit olmayan savunmasından da anlaşıldığı gibi, birikimlerini bu hesapta değerlendirdiği, hesap hareketleri incelendiğinde, zaman zaman artış, zaman zaman azalmalar olduğu, bu azalma ve artışlarda, sanığın aksi sabit olmayan savunmasına göre ev ve araç alım-satımına bağlı olarak artış veya azalış gösterdiği, talimat üzerine artış veya azalma olduğu şeklinde bir hesap hareketinin olduğuna dair bir saptamanın yapılamadığı, hesabın açılma tarihinin talimatın verilme tarihi olan 2013 yılı Aralık ayı sonundan önceki bir tarihe denk gelmesi de dikkate alındığında, sanığın terör örgütü ile organik bağ içerisinde süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylem ve faaliyetlerinin olduğuna veya örgütün çağrısı üzerine para yatırdığına dair cezalandırılmasına yeter derecede her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı delilin bulunmadığı, şüpheden sanık yararlanır evrensel ceza hukuku ilkesi de gözetilerek sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı…" denilerek Aralık 2013'ten sonra Bank Asya’da 18.415-TL olan bakiyesini Ocak 2014'te 22.834-TL’ye, Şubat ayında 28.463-TL’ye çıkardığı, Ağustos ayında 5.039-TL olan bakiyesini, Eylül ayında 16.389-TL’ye çıkarması nedeniye “silahlı terör örgütüne yardım etme” isnadıyla yargılanan sanık hakkında Kahramanmaraş 3. ACM tarafından mahkumiyet kararı kaldırılarak sanık hakkında Beraat kararı verilmiştir.

Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 2018/278 Esas, 2019/170 Karar sayılı ve 15.02.2019 tarihli kararında; "...Sanık Mehmet Akif Altuntaş'ın Aksaray'da öğretmenken 672 sayılı KHK ile ihraç edildiği, örgütle iltisaklı Aktif Eğitim Sendikasının 16/01/2014-28/01/2015 tarihleri arasında üyesi olduğu, Bankasya'da 2008 yılında açılmış hesabının bulunduğu, bu hesabında 2014 yılı Şubat ayında 7.000 TL, Mart ayında 8.000 TL paranın bulunduğu, bu tarihten sonra hesabında para bulunmadığı, herhangi bir katılım hesabının olmadığı, tanık olarak Turgay Et'in dinlendiği, Turgay Et'in alınan beyanlarında sanığın dershane olaylarının patlak vermesi sonucunda kendilerini uyarıp gruptan ayrıldığını, sanığı başkaca herhangi bir sohbet toplantısında görmediğini ifade ettiği, sanığın savunmalarında 2013 yılından sonra herhangi bir sohbet toplantısına katılmadığını beyan ettiği, bu savunmasının tanık Turgay Et'in beyanıyla doğrulandığı, yine sanığın savunmasında Bankasya hesabında yukarıda belirtilen tarihteki parayı Eminevim isimli şirket aracılığı ile ev alması nedeniyle bu şirkete transfer ettiğini beyan ettiği, sanığın bu savunmasını doğrular şekilde hesabın açıklamalar kısmından paranın bu şirkete transfer edildiğinin anlaşıldığı, ayrıca sanığın ve tanığın beyanlarını doğrular şekilde sanığın Aktif Eğitim Sendikasından 28/05/2015 tarihinde istifa ettiği, ikamet adresinde yapılan aramada suç unsuru bulunmadığı anlaşılmıştır.

FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan katlarla irtibatlı olduğu anlaşılan ve fakat örgütün nihai amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanığın, 2013 yılı öncesinde örgütün sohbetlerine katılması, bu tarihten sonra örgütsel toplantılara iştirak ettiğine dair savunmasının aksine aleyhe tanık beyanının bulunmaması, aksine yukarıda belirtildiği üzere tanık Turgay Et'in beyanına göre gruptan ayrılması, Bank Asya'daki hesabı üzerinden gerçekleştirdiği işlemlerin de rutin bankacılık işlemleri olması ve yukarıda belirtilen savunmasını doğrulaması, tanık ve sanık beyanlarını doğrular şekilde örgüte müzahir Aktif Eğitim Sendikasından 28/05/2015 tarihinde istifa etmesinden ibaret eylemlerinin, sanığın konum ve kişisel özellikleri de gözetilerek sempati ve iltisak boyutunu aşan, örgütün hiyerarşik yapısına organik bir bağ ile dahil olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmiştir. Aksi durumun yukarıda da bahsedildiği üzere ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan "in dubio pro reo" kuşkudan sanık yararlanır kuralına aykırılık teşkil edeceği, sanığın cezalandırılmasının temel koşulunun, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlı olduğu, şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddiaların sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemeyeceği, ceza mahkûmiyetinin bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiği, bu ispatın teorik de olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemesi gerektiği, yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmanın, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına geleceği gözetilerek, örgütün nihai amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanığın yukarıda belirtilen eylemleri bir bütün olarak nazara alındığında, eylemlerinin örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında kabul edilemeyeceği gibi terör örgütüne yardım etme olarak da değerlendirilemeyeceği, mevcut eylemlerin örgüte sempati ve iltisak olarak değerlendirilebileceği dolayısıyla sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin delil elde edilemediği, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesi hükmünün CMK'nın 280/2. maddesi uyarınca kaldırılarak CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca sanık Mehmet Akif Altuntaş'ın beraatine karar verilmiştir..." denilerek İlk Derece Mahkemesince verilen ceza kararı kaldırılarak beraat kararı verilmiştir.

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 2017/1448 Esas, 2017/1395 Karar sayılı ve 16.10.2017 tarihli kararında; "...Silahlı terör örgütüne yardım suçu doğrudan kasıtla işlenebileceği gibi yardımın örgütün amacını gerçekleştirmeye hizmet etmesi de gerekmektedir. Bu kapsamda sanığın talimat çerçevesinde Bank Asya' ya destek amacı ile para yatırdığı iddia edilmiş ise de sanığın aksi ispat edilemeyen savunmasında da belirttiği üzere, incelenen hesap ektrelerinden söz konusu hesap hareketinin kredi kartı ödemesinden ibaret olduğu, bunun haricinde talimat çerçevesinde hareket edildiğine ilişkin rutinin dışında bir hesap hareketliliğinin gözlemlenmediği, esasen mahkemece sanığın adı geçen bankaya talimatla para yatırdığına ilişkin kastının varlığına ilişkin bir kabulünün de olmadığı, sanığın 17/25 Aralık sürecinden sonra bu bankayla çalışmaya devam etmiş olmasının sanığın örgüt faaliyetine bilerek yardım etmek olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenle sanığın üzerine atılı suç işlemek için kurulmuş örgüte üye olmamakla beraber örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunun da unsurları itibari ile oluşmadığından, beraatine karar verilmesi gerektiği..." denilerek BERAAT kararı verilmiştir.

Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 2018/59 Esas, 2018/934 Karar sayılı ve 09.07.2018 tarihli kararında; "...Sanık E. K.'nin ''Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma'' suçundan yargılamasının temeli olan kamu davası dayanağı iddianame içeriğinde belirtilen mevcut suç konusu eylemler başlık halinde değerlendirildiğinde;

1-Sanığın FETÖ/PDY terör örgünün gizli mesajlaşma programı olan BY-LOCK isimli programı kullanmak,

2-Örgütün finans kaynağı olan Aysa Katılım Bankasına düzenli para transferi yapmak,
3-Örgüte müzahir Aktif-Eğitim Sen. Sendikasına üye olmak,

FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca kullanılmak üzere oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün mensupları tarafından kullanılan Bylock kriptolu haberleşme sisteminin kullanımının teknik verilerle tespiti Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile 16. Ceza Dairesi kararları nazara alındığında terör örgütü üyeliğinin başlıca delilidir. Bu bağlamda, sanık aşamalardaki tüm savunmalarında ve istinaf duruşmasında bu haberleşme programını kullanmadığını, bu hususun araştırılmasını istediğini belirtmiş, İlk Derece Mahkemesi ve Dairemizce getirtilen kayıtlar, baz bilgileri, HTS tutanakları ve 9 adet hedef IP'ye ilişkin kullanım bilgileri dosya içine alınmıştır. Bu kayıt ve bilgilerin incelenmesinde, gerçekten de dosyadaki ByLock tespitine ilişkin KOM raporu içeriğini şekli olarak doğruladıkları anlaşılmış, buna göre sanığın kullandığı ……………… nolu telefon hattı ile sadece ByLock'a ait hedef IP'lerden …………………. nolu hedef IP'ye bağlantı kurulduğu, buna göre ilk tespit tarihi olan 24/12/2015 ile son tespit tarihi olan 26/01/2016 tarihleri arasında toplam 20 kez erişim sağlandığı belirlenmiş, bununla birlikte sözkonusu Bylock baz kayıtlarına ilişkin eşleşen herhangi bir USER ID kaydı bulunamamıştır.

Öncelikle sanığın mahkumiyetine esas alınan Bank Asya hesap hareketleri ile Aktif-Sen üyeliği üzerinde durulması gerekirse;

Sanığın silahlı terör örgütünün mali yapılanması içinde en önemli unsurlardan birini oluşturan finans kuruluşu Bank Asya nezdindeki hesabı örgütün gerçek yüzünün ortaya çıktığı 17/25 Aralık 2013 öncesine aittir. Öte yandan gerek bu tarih, gerekse örgüt liderinin sözkonusu bankanın desteklenmesine, mevduat, katılım, altın, vs. yeni hesaplar açılmasına, var olan mevduatta artırım yapılmasına, gerekirse başka bankadan alınacak kredilerin bu iş için kullanılmasına ilişkin örgüt üyelerine verdiği Ocak 2014 tarihli talimatından sonra sanık tarafından sözkonusu bankaya açılmış yeni bir hesap ya da gerçekleştirilen para yatırma işlemi bulunmamaktadır. Dosyadaki hesap hareketleri ve bilirkişi raporuna göre sanık sadece zaten var olan hesabı üzerinden bir kamu bankası olan Ziraat Bankasına 01/06/2015 tarihinde perakende ödeme sistemi üzerinden 14.100 TL. tutarında EFT göndermiş, bunun dışında ödeme işlemleri hariç bırakılırsa başkaca işlem yapmamıştır. Görüldüğü üzere, İlk Derece Mahkemesinin kabulünün aksine burada örgütsel bir faaliyet veya dayanışma"dan söz edilemez.

Aktif Eğitimciler Sendikası (Aktif-Sen) içinde üye sıfatıyla bulunduğu anlaşılan sanığın, devletin kuruluşuna, teşkilatlanmasına izin verdiği, faaliyetlerini denetleme imkanına sahip olduğu bir örgütlenmeye salt üye olarak katıldığı gerekçesiyle cezalandırılabilmesi de mümkün değildir. Bunun için sanığın sendika üyesi olarak gerçekleştirdiği eylem ve faaliyetleriyle terör örgütünün nihai amacını elde etmesini sağlamaya yönelik fiillerde bulunması gerektiğinin her türlü şüpheden uzak şekilde kanıtlanması gerekir. Oysa dosya içeriğinde buna dair hiçbir somut delil veya tespit bulunmamaktadır. Öyleyse, bu olgunun varlığı da örgüt üyeliği suçu için karine kabul edilemez..." denilerek BERAAT kararı verilmiştir.

 
Gönderildi : Mayıs 2, 2021 7:04 pm
Konu Etiketleri

Cevap yaz

Yazar Adı

Yazar E-postası

Başlık *

İzin verilen maksimum dosya boyutu 1MB

 
Ön İzleme 0 Düzeltmeler Kayıtlı
Paylaş: