Ankesörlü veya sabit telefonlardan ardışık aranma iddiasına dair verilen beraat kararı

1 Yazılar
1 Üyeler
0 Likes
199 Görüntüleme
hukuksalyardim
(@hukuksalyardim)
Gönderiler: 2278
Illustrious Member Admin
Konu başlatıcı
 

Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Dosya-Karar No: 2020/164 Esas – 2020/173 Karar sayılı kararı;

Karar gerekçesi;

İDDİA MAKAMI ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINDA: “Sanık XXX hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılamasından, sanığın adli işlem yapıldığı tarihte astsubay olduğu, sanığın abisi XXX’nin adına kayıtlı ancak kendi kullanımında olan 0533 XXX nolu hattının askeri personel XXX ile bir kez, XXX ile 0 saniye, XXX ile 46 saniye olmak üzere 22/12/2012 tarihinde ardışık arandığından ve Van Erciş’te 12 kez, Isparta , Ankara ve İzmir illerinde toplamda 12 kez olmak üzere toplamda 24 kez tekil aranmasının olduğu iddiası ile açılan davada, XXX’ün alınan  tanık beyanında sanığı tanımadığını beyan ettiği. Sanığın istikrarlı bir şekilde tüm aşamalarda örgüt ile irtibatının olmadığını, XXX’ü tanımadığını, sabit hatlardan kendisine yapılan aramaların bağlı bulunduğu birlikte KTM için askerler tarafından cep telefonu kullanmadıkları için sabit hatlardan kendisinin arandığını belirterek suçlamaları kabul etmediği, sanık ile birlikte ardışık arandığı iddia olunan XXX’un Ankara 32. ACM’nin dosyasında yargılamasının sanık sıfatı ile devam ettiği, bahsi geçen dosyaya inceleme talebi gönderildiği, tüm dosya içeriğinin incelendiği ve bir suretinin dosya içerisine alındığı, XXX’in bahsi geçen dosyada 5 kişiyi teşhis ettiğinin ancak bu teşhisler arasında sanığın olmadığının görüldüğü, HTS analiz raporunda Bilal ile sanık arasında bir irtibatının olmadığının belirtildiği, aynı zamanda XXX ‘in o tarihlerde Bitlis ilinde sanıktan farklı bir ilde görev yaptığının anlaşıldığı, tüm bu hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde sanığın ardışık suçlamasına ilişkin makul bir savunma yaptığı, Yargıtay 16. C.D’nin 2018/5526 E. 2018/6842 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere ankesörlü hatlar ile mahrem imamlar tarafından aranıldığının her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde hukuka uygun delil kabul edileceği, bu anlamda 1 ardışık ve 24 tekil arama dışında başkaca bir delil bulunmayan sanığın mahkumiyetine yetecek kesin delil elde edilemediği ve suçun işlenmediği anlaşıldığından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine ve tahliyesine” karar verilmesini talep ve mütalaa etmiştir.

Dosyamız sanığı kapsamında tüm dosya kapsamı incelendiğinde;

*Sanığın abisi XXX ‘nin adına kayıtlı ancak kendi kullanımında olan 0533 XXX nolu hattının askeri personel XXX ile bir kez, XXX ile 0 saniye, XXX ile 46 saniye olmak üzere 22/12/2012 tarihinde ardışık arandığı; Van Erciş’te 12 kez, Isparta , Ankara ve İzmir illerinde toplamda 12 kez olmak üzere toplamda 24 kez tekil aranmasının olduğu;

*01/09/2020 tarihli araştırma tutanağı ile sanığın tekil aramalarının bulunduğu, 1 kez XXX ile ardışık aramasının bulunduğu, sanık ve XXX ‘ün GSM hatları üzerinden irtibat kaydının bulunmadığı; 08/02/2020 tarihli HTS inceleme, araştırma ve tespit tutanağında da bu durumun belirtildiği;

*Dosya içinde bulunan personel tanıtma kartlarından sanığın Ankara, Van ve Hakkari illerinde görev yaptığı tespit edilmiştir.

Yukarıda değinilen genel açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, her ne kadar sanığın cezalandırılması istemiyle mahkememize kamu davası açılmış ise de; sanığın cezalandırılması istemiyle düzenlenen iddianamede bahsedilen ana delillerden biri sanığın ardışık arama yöntemiyle aranmış olmasıdır. Mahrem imamların bu şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan FETÖ mensubu rütbelileri aradıkları ve irtibat kurdukları iddia edilmektedir, diğer Fetö yargılamalarında ve etkin pişmanlık kapsamında ifade veren rütbelilerin anlatımlarına göre FETÖ ordu içerisinde rütbeliler üzerinde bu şekilde sabit hatlardan arayarak irtibatını devam ettirmekte, onlarla periyodik aralıklarla görüşme yapmakta; örgütün talimatlarını onlara bu şekilde dikta etmektedir. Ardışık aramaların bu şekilde yapıldığı, bu şekilde rütbelilerle irtibata geçildiği, FETÖ yargılamaları sırasında ortaya çıkan ve doğruluğu kanıtlanan bir husustur. Ancak tek bir ardışık arama ve tekil ankesör aramaları başlı başına kişinin örgüt üyesi olarak cezalandırılması sonucunu doğuramaz. Bu hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi evrensel hukuk prensiplerine de aykırıdır. Kişinin mahrem imamı olduğu iddia ediliyorsa; yani rütbeli bir askerin FETÖ imamına bağlı olarak TSK içerisinde paralel bir yasadışı görev üstlendiği iddia ediliyor ise; bunun kanıtlanması zorunludur. Bunun için bu kişinin yapı içerisinde olduğuna dair diğer rütbeli ya da sivil vatandaş ya da askerler tarafından bir şahadet gereklidir. Yani tek bir ardışık arama bu durumda yetmeyecek kişinin diğer bağlantıları üzerinde durulacaktır. Ancak dosya kapsamında sanığın FETÖ üyeliğini ya da bağlantısını gösterir hiçbir delil elde edilememiştir. Kaldı ki HTS kayıtlarında sanığı arayan mahrem imamın kim olduğu belirlenemediği gibi sanığa atfedilen ve örgütsel olduğu iddia edilen aramaların içeriği de tespit edilmemiştir. Tekil aramaların da içeriği tespit edilemediğinden görüşme ve aramaların hangi konuyla ilgili olduğuna dair herhangi bir delil dosyada bulunmamaktadır. Sanık hakkında beyanda bulunan ve ayrıntılarına deliller kısmında yer verilen tanık da beyanlarında sanığı tanımadığını, sanıkla hiçbir zaman sohbet ya da başka bir ad altında bir yere gitmediğini ve sanıkla ortak bir mahrem abisi olmadığını belirterek beyanlarında sanıkla ilgili herhangi bir örgütsel bir eylemden bahsetmemiştir.

Sanık istikrarlı bir şekilde tüm aşamalarda örgüt ile irtibatının olmadığını, XXX ‘ü tanımadığını, sabit hatlardan kendisine yapılan aramaların bağlı bulunduğu birlikte KTM için askerler tarafından cep telefonu kullanmadıkları için sabit hatlardan kendisinin arandığını belirterek suçlamaları kabul etmemiştir.

Sonuç olarak; sadece tek bir ardışık arama, içeriği tespit edilemeyen HTS kayıtları ve üyesi olarak kabul edilmesi noktasında cezalandırılması için yeterli delil olmadığı; HTS analiz raporunda Bilal ile sanık arasında bir irtibatının olmadığının belirtildiği, aynı zamanda XXX ‘in o tarihlerde Bitlis ilinde sanıktan farklı bir ilde görev yaptığının anlaşıldığı, sanığın yapının içerisinde bulunduğuna ve yapı içerisinde görev aldığına dair dosyaya herhangi bir delil yansımadığı; Yargıtay 16. C.D’nin 2018/5526 E. 2018/6842 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere ankesörlü hatlar ile mahrem imamlar tarafından aranıldığının her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde hukuka uygun delil kabul edileceği; kaldı ki örgüt üyeliği konusunda eylemlerde süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk kriterlerinin aranması gerektiğine yönelik birçok Yargıtay içtihadının bulunduğu, somut olayda sanık açısından süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk unsurlarının gerçekleşmediği, dosya kapsamında mevcut delillere göre sanığın FETÖ örgütün hiyerarşisine etkin şekilde dahil olup örgütsel eyleminin tespit edildiğini gösterir herhangi maddi bir delile ulaşılamaması nedeniyle sanığın atılı suçu işlediği hususunda şüphe oluştuğu, bu şüphe karşısında sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinin kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı; sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşılmakla sanığın CMK 223/2-e maddesi gereğince atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Sanık hakkında her ne kadar Silahlı Terör Örgütü Üyesi Olma suçunu işlediği iddiasıyla eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 314/2, 58/9. maddeleri ile 3713 sayılı TMK’nın 5/2 maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeter, kesin, inandırıcı ve şüpheden uzak, delil bulunmadığından, sanığın üzerine atılı sabit olmayan suçtan dolayı5271 Sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince yüklenen suçtan BERAATİNE,

Karar verilmiştir.

 
Gönderildi : Mart 15, 2021 10:53 am
Konu Etiketleri

Cevap yaz

Yazar Adı

Yazar E-postası

Başlık *

İzin verilen maksimum dosya boyutu 1MB

 
Ön İzleme 0 Düzeltmeler Kayıtlı
Paylaş: