Ankesörlü telefonla...
 

Ankesörlü telefonlardan ardışık aranma ile sohbetlere katılmaya dayalı 3 tanık beyanına dair beraat kararları

1 Yazılar
1 Üyeler
0 Likes
385 Görüntüleme
hukuksalyardim
(@hukuksalyardim)
Illustrious Member Admin
Katılım: 4 yıl önce
Gönderiler: 2279
Konu başlatıcı  

Samsun Bölge adliyesi 8. Ceza dairesinin2019/1340 E. ve2020/429 K.05.06.2020 tarihli kararında ve Adana Bölge adliyesi 2. Ceza dairesinin2019/598 E. ve2019/501 K.22.05.2019 tarihli kararında ''Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin "suç işlemek amacı" olması aranır. (Toroslu özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf.28, Özgenç Genel Hükümler syf. 280)

Sanık hakkında duruşmalı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda ve değinilen açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2015/3 Esas sayılı kararında anlatılan ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşrutiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında; örgütün kurucusu, yöneticileri ve örgüt hiyerarşisinde üçüncü veya daha yukarı katmanlarda yer alan mensuplarının zaman sınırlaması olmaksızın örgütün nihai amacından haberdar oldukları yönünde kuşku bulunmamakta ise de, bir ve ikinci katmanlarda yer alanlar açısından; Devletin her kurumuna sızan mensupları vasıtasıyla kişi ve kurumlara yönelik, örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara başlandığı, bu yapının kamuoyu ve medya tarafından tartışılır hale geldiği, üst düzey hükümet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler ve uyarıların yapıldığı, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da aynı değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten önce icra edilen faaliyetlerin, nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği değerlendirilerek, bu aşamada örgütün kriptolu iletişim ağı olan bylock iletişim sistemini kullandığı yönünde iddia ve delil bulunmadığı anlaşılan sanığın aşamalardaki anlatımları, E. S., Ö. Ö. ve O. G. isimli şahısların beyanları ile HTS kayıtlarının incelenmesi sonucu düzenlenen rapor içeriklerinden 2014 yılı öncesinde örgütün sohbetlerine bir süre katılıp örgüt mensupları ile telefon irtibatı kurarak FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisak sağladığı anlaşılmış ise de; özellikle E. S. isimli şahsın kovuşturma aşamasındaki "sanık M. B.'ün 17/25 Aralık 2013 döneminde kendi isteği ile sohbetlerden ayrılarak sohbetlere katılmayacağını beyan ettiği" yönündeki anlatımı ve Ö. Ö. isimli şahsın mahkeme huzurunda tespit olunan "2012 yılının son aylarında örgüt mensubu E.. isimli şahsı birlikte kaldıkları eve götürdüğünde sanık M. B.'ün kendisini ayrı bir odaya çekerek 'ben bunlardan kurtulmaya çalışıyorum, sen de eve getiriyorsun, bunları bırakacaksın' dediğini ve daha sonrasında çağrılmalarına rağmen 17/25 Aralık 2013 tarihi öncesinde M. B.'ün örgüt mensuplarınca düzenlenen toplantılara gitmeyi bıraktığı" yönündeki sanığın savunmaları ile uyumluluk arz eden anlatımları ile sanığın cep telefonunda tespit edilen müzahir verilerin yine 2014 tarihi öncesine ilişkin veriler olduğu göz önüne alındığında; savunması ve adı geçen tanıkların savunma ile uyumluluk arz eden anlatımları karşısında bir süre iltisak sağladığı örgüte olan tepkisini ve örgüt ile olan çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk içerdiği yönünde kesin delil bulunmayan eylem ve irtibatını örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara başlandığı, bu yapının kamuoyu ve medya tarafından tartışılır hale geldiği, üst düzey hükümet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler ve uyarıların yapıldığı, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da aynı değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten önce sona erdirmeye yönelik iradesini söylem ve eylemleri ile açıkça ortaya koyduğu anlaşılan sanığın, örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara başlandığı, bu yapının kamuoyu ve medya tarafından tartışılır hale geldiği, üst düzey hükümet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler ve uyarıların yapıldığı süreç öncesindeki iltisak boyutunda kalan eylemlerinin nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiği ve hiyerarşisi içine girerek anılan örgüte üye olduğuna yönelik her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, şüpheden sanığın yararlanacağına ilişkin hukukun evrensel temel ilkesi de gözetilerek sanığın CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine yönelik aşağıda yazılı şekilde karar verme cihetine gidilmiştir.'' denilerekmalum yapının terör örgütü ve paralel yapı olduğuna ilişkin tespit ve uyarıların hükümet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafındantespit edildiği, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da 2014 tarihinde kamuoyu ile paylaşıldığı belirtilerek 2014 yılı öncesi veriler içinmahkumiyet kararı verilemeyeceği belirtilmiştir.


   
Alıntı

Cevap yaz

Yazar Adı

Yazar E-postası

Başlık *

 
Ön İzleme 0 Düzeltmeler Kayıtlı
Paylaş: