Avukatlık Ruhsat ba...
 

Avukatlık Ruhsat başvurusuna dair AYM kararı

1 Yazılar
1 Üyeler
0 Likes
198 Görüntüleme
hukuksalyardim
(@hukuksalyardim)
Illustrious Member Admin
Katılım: 4 yıl önce
Gönderiler: 2279
Konu başlatıcı  

(Bülent Üzüm ve İbrahim Halil Kılıç, B. No: 2019/24852, 15/12/2020, § …) 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BÜLENT ÜZÜM VE İBRAHİM HALİL KILIÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/24852)

 

Karar Tarihi: 15/12/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Tuğba TUNA IŞIK

Başvurucular

:

1. Bülent ÜZÜM

 

 

2. İbrahim Halil KILIÇ

 

  1. BAŞVURUNUN KONUSU
  2. Başvuru,baro levhasına yazılma işlemine ilişkin iptal davasında hukuk kurallarının öngörülemez biçimde yorumlanması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
  3. BAŞVURU SÜRECİ
  4. Başvurular 24/7/2019 ve 19/2/2020 tarihlerinde yapılmıştır.
  5. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
  6. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
  7. Konularının aynı olması nedeniyle 2020/6375 numaralı başvurunun 2019/24852 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve incelemenin 2019/24852 numaralı dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

  1. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
  2. Genel Bilgiler ve Olağanüstü Hâl İlanı ve Bu Süreçte Uygulanan Tedbirler
  3. Başvuruya konu olaylara ilişkin genel bilgiler ile olağanüstü hâl ilanı ve bu süreçte uygulanan tedbirler için bkz.M.B.[GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, §§ 11-19.
  4. Başvuru Konusu Olaylara ilişkin Süreç
  5. Başvuruculardan İbrahim Halil Kılıç İstanbul Barosuna, Bülent Üzüm ise Ankara Barosuna avukat olarak görev yapabilmek için baro levhasına yazılma talebiyle başvurmuştur. Başvurucuların talebi,baro levhasına kaydedilebilmek için aranan kanuni şartların taşındığı gerekçesiyle Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından kabul edilmiştir.
  6. Söz konusu kararlar, Bakanlık tarafından uygun bulunmayarak bir daha görüşülmek üzere TBB'ye gönderilmiştir.
  7. TBB Yönetim Kurulu, önceki kararında ısrar ederek başvurucularınbaro levhasına yazılmalarına karar vermiştir.
  8. Bakanlık, başvurucularınbaro levhasına yeniden yazılmalarına ilişkin TBB kararının kesinleşmesi üzerine Ankara İdare Mahkemelerinde (Mahkeme) TBB'ye karşı iptal davası açmıştır. Başvurucular, iptal davasında davalı TBB yanında müdahil olarak yer almıştır.
  9. Mahkeme dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Karar gerekçesinde Halil İbrahim Kılıç hakkında resmî belgede sahtecilik, 17/2/2011 tarihli ve 6114 sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'a muhalefet, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığı ve davanın hâlen derdest olduğu; başvurucu Bülent Üzümcü'nün Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı belirtilmiştir. 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 5. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince başvurucuların yargılandıkları suçların aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan suçlardan biri olduğu, bu nedenle avukatlık mesleğine alınmasına ilişkin kararın kovuşturma sonuna kadar bekletilebileceği, bundan dolayı TBB işleminin hukuka uygun olmadığı vurgulanmıştır. Ayrıca kararda avukatlık mesleğinin önemine ve özelliğine değinilmiş, ceza davalarının sonucunun beklenmesinin yerinde olacağı ifade edilmiştir. İstinaf başvuruları, Bölge İdare Mahkemesi tarafından kesin olarak reddedilmiştir.
  10. Başvurucular 24/7/2019 ve 19/2/2020 tarihlerinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
  11. İLGİLİ HUKUK
  12. 1136 sayılıKanun'un"Avukatlığa kabulde engeller" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık mesleğine kabul

istemi reddolunur :

  1. a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak,

...

Adayın birinci fıkranın (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan kovuşturma altında bulunması halinde, avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir.

..."

  1. İNCELEME VE GEREKÇE
  2. Mahkemenin 15/12/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
  3. Başvurucuların İddiaları
  4. Başvuruculardan İbrahim Halil Kılıç gerekçede esas alınan Kanun maddesinin soyut olduğunu ve yeterince açık olmadığını, suçluluğunun sabit olmamasına rağmen verilen hükmün hukuka aykırı olduğunu, aynı durumda bulunup yargılaması devam ettiği hâlde görev yapan avukatların bulunduğunu ve çalışma özgürlüğünün kısıtlandığını ileri sürmüştür. Başvurucu Bülent Üzümcü ise ceza yargılaması devam edenler hakkındabaro levhasına yazılma talebinin ertelenmesine ilişkin düzenlemenin TBB'ye bırakılmış bir takdir yetkisi olduğunu belirtmiştir. Başvurucular, belirtilen gerekçelerle çalışma ve adil yargılanma hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
  5. Değerlendirme
  6. Anayasa’nın iddianın incelenmesinde dayanılacak olan"Hak arama hürriyeti"kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

  1. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetininAnayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
  2. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. 3/10/2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanun'un Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasınaadil yargılanmaibaresinin eklenmesine ilişkin 14. maddesinin gerekçesinde "değişiklikle Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınmış olan adil yargılama hakkı[nın] metne dahil" edildiği belirtilmiştir. Dolayısıyla Anayasa'nın 36. maddesine söz konusu ibarenin eklenmesinin amacının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde (Sözleşme) düzenlenen adil yargılanma hakkını anayasal güvence altına almak olduğu anlaşılmaktadır (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 54). Bu itibarla Anayasa'da güvence altına alınan adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriği belirlenirken Sözleşme'nin "Adil yargılanma hakkı" kenar başlıklı 6. maddesinin gözönünde bulundurulması gerekir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 22).
  3. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasındakanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarailişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).
  4. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir incelemekanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesiolarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK], B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).
  5. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi çok istisnai durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biri ile doğrudan ilgili olmayan bir şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai hâllerde, aslında yargılamanın sonucuna ilişkin olan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsılıp sarsılmadığını incelemesi, yargılamanın sonucunu değerlendirdiği anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi derece mahkemelerinin delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara[GK], B. No: 2018/15231, 4/6/2020, § 149;M.B., § 83).
  6. 1136 sayılı Kanun'un 5. maddesinin üçüncü fıkrasında, aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen suçlardan hakkında kovuşturma bulunanlarınbaro levhasına yazılma taleplerinin kovuşturma sonuna kadar ertelenebileceği düzenlenmiştir.
  7. Mahkeme kararlarında başvurucularınbaro levhasına kaydedilmelerine ilişkin işleminin iptal edilme gerekçesi olarak başvurucular hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçlarından kovuşturma bulunması gösterilmiştir. Avukatlık mesleğinin önemine de işaret edilerekbaro levhasına yazılma talebinin kovuşturmanın sonucuna kadar bekletilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
  8. Başvuruya konu olayda başvurucuların ileri sürdüğü iddiaya ilişkin olarak Mahkeme tarafından değerlendirme yapılmış ve gerekçede uygulanması gerekli olan mevzuat hükmü ayrıntılı bir şekilde tartışılmıştır.
  9. Başvurucular tarafından ileri sürülen iddialar, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
  10. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
  11. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

  1. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianınaçıkça dayanaktan yoksun olmasınedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
  2. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 15/12/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 


   
Alıntı

Cevap yaz

Yazar Adı

Yazar E-postası

Başlık *

 
Ön İzleme 0 Düzeltmeler Kayıtlı
Paylaş: