Danıştay: Görevine ...
 

Danıştay: Görevine dönen sözleşmeli personelin maaşı faizsiz ödenir.

1 Yazılar
1 Üyeler
0 Likes
161 Görüntüleme
hukuksalyardim
(@hukuksalyardim)
Illustrious Member Admin
Katılım: 4 yıl önce
Gönderiler: 2279
Konu başlatıcı  

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, görevden uzaklaştırılan bu süre zarfında ücretinin 1/3'ü ödenmeyen sözleşmeli personele göreve iade edildiğinde faiz ödenmeyeceği yönündeki kararı onadı

Sözleşmeli statüde koruma güvenlik görevlisi olarak görev yapmakta iken, sahtecilik fiilinden tutuklanan ve 28/05/2003 tarihinden itibaren görevden uzaklaştırıldıktan sonra tekrar görevine iade edilmiştir.

Göreve iade edilen davacı tarafından, görevden uzaklaştırıldıktan sonra maaşlarından kesilen 1/3 oranındaki tutarlara yönelik yasal faiz ödenmesi istemiyle yapılan başvuru reddedilmiştir.

ADVERTISING

İlk derece mahkemesi, mevzuat gereği göreve başlatıldığı ve maaşından kesilen miktarların yine mevzuat gereği, göreve başlatıldığı tarihten itibaren derhal ödendiği; bu nedenle vadesinden sonra ödenen bir borçtan söz edilemeyeceği gerekçesi ile davayı reddetmiştir.

Danıştay 2. Dairesi ise, ödenen 1/3 oranındaki kesinti tutarlarının, davacıya statüsü gereği ödendiği ve Anayasa'nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet hakkı kapsamında olduğu ve bu kapsamda maaş ödemelerine yapılan haksız bir müdahalenin mülkiyet hakkına yapılan müdahale olarak değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile kararı bozmuştur.

İlk derece mahkemesi ise kararında ısrarcı olmuştur.

Mahkemenin ısrar kararında şu hususlar yer almıştır: Faiz, konusu bir miktar paranın ödenmemesinden ibaret olan borçlarda, borcun doğduğu veya muaccel olduğu tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen sürede alacaklının tasarruf hakkının kısıtlanmış olması nedeniyle alacaklıya kanun veya sözleşme gereğince bir oran dahilinde olmak üzere ödenmesi gerekli olan para miktarıdır. Faize hak kazanılmasından söz edebilmek için ise borcun ödenme aşamasına gelmesi, vadesinin dolması gerekir. Somut olayda ise böyle bir durum yoktur.

Danıştay İDDK ilk derece mahkemesi kararını onamıştır.

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

ESAS NO.: 2020/2803

KARAR NO.: 2020/3389

KARAR TARİHİ: 23.12.2020

İSTEMİN KONUSU: ... İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem:

. A. Ş. Genel Müdürlüğü . Tesis İşletme Grup Müdürlüğüne bağlı Veliefendi . Merkezinde sözleşmeli statüde koruma güvenlik görevlisi olarak görev yapmakta iken, sahtecilik fiilinden tutuklanan ve 28/05/2003 tarihinden itibaren görevden uzaklaştırıldıktan sonra 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 3771 sayılı Kanun ile değişik 56. maddesi uyarınca göreve iade edilen davacı tarafından, görevden uzaklaştırıldıktan sonra maaşlarından kesilen 1/3 oranındaki tutarlara yönelik yasal faiz ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin . tarih ve . sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

... İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararıyla; davacının işlediği suç nedeniyle mevzuat gereği görevden uzaklaştırıldığı, daha sonra yine mevzuat gereği göreve başlatıldığı ve maaşından kesilen miktarların yine mevzuat gereği, göreve başlatıldığı tarihten itibaren derhal ödendiği; bu nedenle vadesinden sonra ödenen bir borçtan söz edilemeyeceğinden, davacının yerinde olmayan faiz talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Daire kararının özeti:

Karar düzeltme aşamasında, Danıştay İkinci Dairesinin 30/10/2019 tarih ve E:2019/1705, K:2019/5678 sayılı kararıyla;

Anayasa'nın "Mülkiyet Hakkı" başlıklı 35. maddesinde, bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceğinin öngörüldüğü,

Mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için; kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerektiği; ölçülülük ilkesi gereği kişilerin mülkiyet hakkının sınırlandırılması halinde elde edilmek istenilen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir dengenin kurulması gerektiği; bu adil dengenin, davacının şahsi olarak aşırı bir yüke katlandığının tespit edilmesi durumunda bozulmuş olacağı,

Buna göre kamu makamlarının para borçlarını makul olmayan bir gecikme ile ödedikleri durumlarda, para alacağında meydana gelen değer aşınmalarının davacılar üzerinde şahsi olarak aşırı bir yük oluşturması halinde müdahalenin ölçülü olmadığını mülkiyet hakkının ihlal edildiğini kabul etmek gerektiği,

Uyuşmazlık konusu olayda, davacının görevden uzaklaştırıldığı dönemde alamadığı, ancak Devlet Personel Başkanlığının görüşü ile görevine döndürülmesi üzerine, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 56. maddesi uyarınca kendisine ödenen 1/3 oranındaki kesinti tutarlarının, davacıya statüsü gereği ödendiği ve Anayasa'nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet hakkı kapsamında olduğu ve bu kapsamda maaş ödemelerine yapılan haksız bir müdahalenin mülkiyet hakkına yapılan müdahale olarak değerlendirilmesi gerektiği,

Söz konusu idari ve yargısal sürece bir bütün olarak bakıldığında, hakkındaki kovuşturma nedeniyle 28/05/2003 - 02/05/2012 tarih aralığında görevinden uzaklaştırılan davacının, mülkiyet hakkı kapsamında olan maaşından 1/3 oranında kesinti yapıldığı ve söz konusu bu kesintilerin ancak 02/05/2012 tarihli olurla kendisine iade edilebildiği, davacının maaşından yapılan kesintiler ile iade süresinin uzunluğu dikkate alındığında; aradan geçen sürenin makul görülemeyeceği sonucuna varıldığı,

Bu itibarla; davacının maaşından 1/3 oranındaki kesintilerin yapıldığı 28/05/2003 tarihi ile davacıya ödemenin yapıldığı, 02/05/2012 tarihi arasındaki döneme ilişkin olarak, adı geçenin yoksun kaldığı yasal faiz tutarlarının (her bir kesinti ile ödeme tarihi arasındaki dönem için ayrı ayrı hesaplanacak faiz miktarının) davacıya ödemesi gerekirken; davacının faiz talebinin reddine ilişkin davalı idare işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak ... İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti:

... İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararıyla; faizin, konusu bir miktar paranın ödenmemesinden ibaret olan borçlarda, borcun doğduğu veya muaccel olduğu tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen sürede alacaklının tasarruf hakkının kısıtlanmış olması nedeniyle alacaklıya kanun veya sözleşme gereğince bir oran dahilinde olmak üzere ödenmesi gerekli olan para miktarı olduğu, faize hak kazanılmasından söz edebilmek için ise borcun ödenme aşamasına gelmesi, vadesinin dolması gerektiği; söz konusu idari ve yargısal sürece bir bütün olarak bakıldığında, hakkındaki kovuşturma nedeniyle 28/05/2003- 02/05/2012 tarih aralığında görevinden uzaklaştırılan davacının, mülkiyet hakkı kapsamında olan maaşından 1/3 oranında kesinti yapıldığı ve söz konusu bu kesintilerin ancak 02/05/2012 tarihli olurla kendisine iade edilebildiği, anılan sürenin adli yargı merciilerinde görülen dava nedeniyle uzun bir hal aldığı ve davacının yargılandığı suçun niteliği göz önünde bulundurulduğunda davalı idarenin mevzuata uygun işlem tesis ettiği; bu bağlamda, davacının işlediği suç nedeniyle mevzuat gereği görevden uzaklaştırıldığı, daha sonra yine mevzuat gereği göreve başlatıldığı ve mevzuat gereği maaşından kesilen miktarların yine mevzuat gereği, göreve başlatıldığı tarihten itibaren derhal ödendiğinin görüldüğü, olayda vadesinden sonra ödenen bir borçtan söz edilemeyeceğinden davacının yerinde olmayan faiz talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesi eklenmek suretiyle davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, asıl alacak ile asıl alacaktan mahrum kalınan sürenin var olmasının faizin unsurlarını oluşturduğu; dava konusu olayda asıl alacağın var olduğu, bu asıl alacaktan idarenin takdiri sonucu mahrum kaldığı; bu nedenle asıl alacağın ayrılmaz parçası olan faizin ödenmesi gerektiği; tarafına uygulanan normun bir yaptırım değil tedbir olduğu; tedbirin kaldırılması üzerine geri ödeme yapıldığı ve bu süre içerisinde yoksun kaldığı tutara işleyecek faizde davalı idarenin kusuru ile bir zararın doğumunun aranmaması gerektiği; temyize konu kararın Daire kararı doğrultusunda bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin reddi ile ... İdare Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;

"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin ... İdare Mahkemesinin temyize konu . tarih ve E:., K:. sayılı ısrar kararının ONANMASINA,

3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Kaynak Memurlar Net

Bu konu 2 yıl önce tarafından hukuksalyardim tarihinde düzenlendi

   
Alıntı

Cevap yaz

Yazar Adı

Yazar E-postası

Başlık *

 
Ön İzleme 0 Düzeltmeler Kayıtlı
Paylaş: